Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hamza Yılmaz

Hızlı kentleşme ve getirdiği zorluklar

 

Yaşama şeklimiz, hayatı algılama biçimimiz ve en önemlisi yaşadığımız coğrafya hızla değişirken, kentli nüfus hızla artıyor. Tam otuz yıl önce, bugün Afyonkarahisar’ın batısındaki dev adımlarla ilerleyen şehirleşmeyi kümse hayal dahi edemezdi. Bugün paha biçilemeyen Erkmen ve Çakırköy’e ait araziler ancak ‘vişne tarlası’ fiyatına alınıp satılıyordu. Elbet bu gelişme dünyadan ve Türkiye’den Afyon’a yansıyanlardı.

Benzer gelişme Türkiye’de ve dünyada da yaşandı.  Dünyada tarımsal makineleşme verimi, artırırken, işsiz kalan insanlar kentlere akın etti. Dünya kırsal yaşamlardan kentsel yaşamlara geçiyor. Rakamları bir bağlama oturtacak olursak-sadece 100 yıl içinde, şehirlerimizin nüfusu yüzde 88 artarak 6,4 milyara ulaşacak.

Bu hızlı kentleşme birçok zorluğu da beraberinde getiriyor. En acil olanlardan biri, yoğun alanlardaki bu büyük nüfus artışının neden olduğu stresle başa çıkabilecek altyapı çözümlerinin nasıl sağlanacağıdır. Yerleşik şehirler, ekonomik kalkınma ve nüfus artışının taleplerine ayak uydurabilmek için kapsamlı ulaşım, elektrik, su ve telekomünikasyon ağlarını inşa etmeli, sürdürmeli ve geliştirmelidir. Bu altyapı, toplumların ilerlemesini sürdürmek ve yaşam standartlarını iyileştirmek için gereklidir.

Ulaşım özellikle karmaşık bir konudur: Kentsel tedarik zincirinin kalbinde, şehir ulaşım ağları talebi karşılamak için yetersizse, kentsel ekonomiler ve toplumlar ciddi şekilde etkilenebilir ve bu tür yoğun yetenek merkezlerinin ve pazaryerlerinin getirdiği faydaları ortadan kaldırabilir. Küresel GSYİH’nın  80’inden fazlasının kentsel alanlarda yaratıldığından, şehirlerimizi hareketli tutmak, ekonomik büyümenin yanı sıra yaşam kalitesini iyileştirmek ve topluluklarımızın refahını ve sürdürülebilirliğini artırmak için hayati önem taşımaktadır.

Yetersiz veya başarısız altyapının potansiyel olumsuz ekonomik sonuçlarından kaçınmak, bu nedenle, uzun vadeli planlama ve yatırım gerektiren temel bir iş ve toplumsal kaygı olarak düşünülmelidir.

2050 yılına kadar dünya nüfusunun neredeyse  70’i şehirlerde yaşayacak. İyi yönetilirse, bu hızlı kentleşme, “şehri” evi olarak adlandıran milyarlarca kişinin yaşam standartlarını artırırken, yetenek ve müşterilerin yoğunlaşmasıyla inovasyon ve büyümeyi teşvik ederek işletmeler için önemli faydalar sağlayabilir.

Ancak bu tür büyük ölçekli kentleşme önemli zorlukları da beraberinde getiriyor. Yerleşik şehirlerin, yarının ihtiyaçlarını tahmin ederken bugün hareket etmelerini sağlamak için mevcut, eskiyen altyapılarını yükseltmeleri gerekiyor. Daha yeni şehirler, yalnızca mevcut talebi karşılamak için değil, aynı zamanda gelecekteki ihtiyaçları planlamak için de hızlı hareket etmelidir.

İster toprak yolda yürüyor, ister otoyolda gidiyor olun, ulaşım ağları sizi başkalarına, ticarete, çalışmaya bağlar. Bu sistemler bocaladığında, günlük yaşam acı çekiyor. Bir şehrin ulaşım altyapısı amaca uygun değilse, sadece işletmeler için ciddi bir sorun teşkil eden tedarik zincirlerinde potansiyel aksama olmakla kalmaz, aynı zamanda herkesin günlük yaşamında aksama olur.

Bu tedarik zinciri verimliliği ve lojistik konularının yanı sıra, zayıf altyapı da hareketlilik ve dolayısıyla genel üretkenlik üzerinde oldukça olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Trafiğe takılan veya trenlerde ve metro sistemlerinde geciken taşıtlar, çalışma saatlerinin kaybolmasına, üretimin azalmasına ve olumsuz sağlık sonuçlarına yol açabilir. Çalışanlar evlerine daha yakın veya daha az stresli işe gidip gelme ile iş aradıkça, yetenek uçuşunu artırabilir .

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER