Kentler depresyon riski taşıyor

Ruh sağlığı bozuklukları, modern toplumlarda, özellikle kentsel alanlarda büyüyen bir sorun gibi görünmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre, depresyon yaklaşık 264 milyon insanı etkiler ve dünya çapında engelliliğin ana nedenlerinden biridir. Neredeyse aynı sayıda insan anksiyete bozukluklarından mustariptir ve birçok insan her iki durumu da aynı anda yaşar. Ruh sağlığı bozuklukları genellikle demografik ve sosyoekonomik faktörlerle bağlantılı olsa da, ruh sağlığı ve kentsel çevre arasındaki etkileşim hakkında çok az sayısal veri mevcuttur.

Artan kentleşmeyle birlikte, giderek daha fazla insan çevresel stres faktörlerine maruz kalmakta ve potansiyel olarak artan strese ve zihinsel sağlığın bozulmasına katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle, kent sakinlerinin sağlığını etkileyebilecek kentsel çevrenin belirli özelliklerini belirlemek önemlidir. Kentsel çevrenin ruh sağlığı üzerindeki etkisini incelerken, ana odak noktası hava kirliliği, kentsel yeşillik, gürültü ve kentsel morfolojidir (canlıların yapı ve biçimini inceleyen ve özel fiziksel özelliklerini araştıran bilim dalı).

Ruh sağlığı bozuklukları, kentsel alanlarda büyüyen bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Yaygın ruh sağlığı bozuklukları genellikle demografik ve sosyoekonomik faktörlerle bağlantılı olsa da, kentsel çevre ile etkileşim hakkında çok az şey bilinmektedir. Artan kentleşmeyle birlikte, giderek daha fazla insan, artan strese ve zihinsel sağlığı bozan potansiyel olarak katkıda bulunan çevresel stres faktörlerine maruz kalmaktadır. Bu nedenle, kent sakinlerinin ruh sağlığını etkileyen kentsel çevrenin özelliklerini belirlemek önemlidir.

Brüksel’de hava kirliliğine, gürültüye, farklı ölçeklerde çevreleyen yeşile ve bina morfolojisine uzun süreli birleşik maruz kalma ilişkilerini belirlemek ve bu durumun ruh sağlığına etkilerini çeşitli boyutlarıyla tanımlamak amacıyla bir araştırma yapıldı.

bmcpublichealth.biomedcentral.com’da yer alan araştırma, Brüksel Başkent Bölgesi’nin 15 yaşından büyük sakinlerine odaklanıyor. Epidemiyolojik çalışma, ulusal sağlık görüşme anketlerinden (2008 ve 2013) elde edilen verilerin bağlantısına ve her bir katılımcının çevresini hava kalitesi, gürültü, çevredeki yeşil alan ve bina morfolojisi açısından tanımlayan özel olarak geliştirilmiş göstergelere dayalı olarak yürütülmüştür. Bu veriler, katılımcının ikamet ettiği coğrafi koordinatlara dayanmaktadır ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) kullanılarak işlenmektedir. Ruh sağlığı durumuna birkaç doğrulanmış gösterge aracılığıyla yaklaşıldı: Her ruh sağlığı sonucu için, çok değişkenli lojistik regresyonlar yoluyla tekli ve çoklu etki altında kalma modelleri gerçekleştirilmiştir.

Sonuçlar, trafikle ilgili hava kirliliğine maruz kalmanın, daha yüksek depresif bozukluk olasılığı ile pozitif olarak ilişkili olduğunu göstermektedir. Yeşil çevre, gürültü, bina morfolojisi ve ruh sağlığı arasında hiçbir ilişki gösterilememiştir.

Bu bulguların önemli etkileri vardır, çünkü Brüksel nüfusunun çoğu partikül madde konsantrasyonlarının Dünya Sağlık Örgütü yönergelerinin üzerinde olduğu bölgelerde yaşamaktadır. Bu, trafikle ilgili hava kirliliğini azaltmayı amaçlayan politikaların Brüksel’deki depresif bozuklukların yükünü de azaltabileceğini düşündürmektedir.

Büyük ölçüde trafik hacmine atfedilen hava kirliliği, çeşitli çalışmalarda zihinsel bozukluklarla ilişkilendirilmiştir. Merkezi sinir sistemi üzerindeki toksisitelerinin ışığında, hava kirleticilerin zihinsel durumların başlamasında veya kötüleşmesinde olası bir rolü olabilir.

Hava kirliliğine maruz kalma oksidatif strese, nöro-inflamasyona, serebrovasküler hasara ve nörodejeneratif patolojiye yol açabilir. Hava kirliliği ayrıca, dışarıda daha az zaman harcamak, fiziksel aktiviteyi azaltmak gibi ruh sağlığının davranışsal belirleyicileri ile de ilişkilendirilmiştir. Doğa ile temas, güneş ışığına sınırlı maruz kalma ve D vitamini eksikliği. Hava kirliliğinin yaygın göstergeleri arasında, ince partikül madde ( PM 2.5 ), depresyon ve psikotik bozukluklar üzerinde etkili bir rol oynuyor gibi görünmektedir. (Bu konuya devam edeceğiz.)