Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hamza Yılmaz

  Kentsel tasarımda sağlık ve güvenlik bileşenleri

Kentsel planlama ve tasarımın risk faktörlerini azaltmaya nasıl yardımcı olabileceğini ve şehirde daha iyi zihinsel sağlığa ve mutluluğa nasıl katkıda bulunabileceğini keşfetmek için çok sayıda araştırma bulunuyor. Şehir planlamacıları ve tasarımcılar için dört temel fırsat alanı vardır.  Bir kentte yeşil yer, aktif yer, toplum yanlısı yer ve güvenli yer gibi başlıca dört tasarım ilkesi vardır. Ancak bunları tam olarak bünyesinde barındıran tek bir şehir yoktur. Aksine, daha geniş bir şehir içinde giderek artan sayıda gelişme, daha iyi zihinsel sağlık ve esenliği teşvik etmek için şu ilkeleri içermelidir:

Araştırmalar, sosyoekonomik farklılıklara göre ayarlandıktan sonra bile kentsel yeşil alanlar (bitkilendirilmiş toprak ve su) ile zihinsel sağlık ve refah arasındaki bağlantıları sürekli olarak bulur. Yeşil alan, depresyon ve stresin azaltılması ve sosyal ve bilişsel işlevlerin iyileştirilmesi (dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu veya DEHB dahil) ile ilişkilendirilmiştir.

Yeşil alanlar depresyonun azalmasıyla ilişkilidir.

Ancak, bir tasarıma sadece biraz yeşil alan eklemek ve ardından devam etmek yeterli değildir. Yeşil alanın zihinsel sağlığımızı iyileştirme potansiyeli bilim adamları tarafından tam olarak anlaşılmış değil, ancak birkaç teori var. Kesinlikle yeşil alan, her ikisi de iyi zihinsel sağlığı destekleyen egzersiz ve sosyal etkileşimleri teşvik eder.

Üç temel teori, olumlu etkiyi açıklamaya yardımcı olmak için rekabet eder ve birleşir. Edward Wilson’ın Biyofili Teorisi, insanların diğer türlerle temas halindeyken doyurulan biyolojik bir ihtiyacı olduğunu ileri sürer. Oysa Roger Ulrich’in Stres Azaltma Teorisi, doğal bir ortamın estetiğini takdir edebilmenin, kişinin günlük taleplerinden biraz uzak durmasını, yeşil alanların nasıl etkilediğini öne sürüyor. Son olarak, Rachel ve Stephen Kaplan’ın Dikkat Düzeltme Teorisi, doğal ortamların, doğal olmayan ortamları simgeleyen eşzamanlı konsantrasyon ihtiyacı olmaksızın insanların dikkatini çekmesini önerir. Gerçekte, bu teorilerin tümü, insanların yeşil alana erişimden elde ettikleri zihinsel sağlık yararlarında muhtemelen bir rol oynamaktadır. Yeşil alanı olmayan şehirler (Afyon buna tipik örnektir) ne yapsalar modern anlamda kent olamazlar. Her boşluğu bina ile doldurmak kısa vadede birilerinin ceplerini doldurabilir. Ne var ki şehrin ruhunu da boşaltır. Bakın bakalım Afyon’a, neşeyle spor yapılan, yaşlıların yürüdükleri, çocukların cıvıldaştıkları kaç park var?

Yok, tabii ki. Bu kente yazık ediyorsunuz.

Yeşil alanların bakımlı olması, güvenliğinin garanti edilmesi ise baş şarttır.

Elverişsiz veya tehdit edici hissettiren erişilemeyen veya kötü yönetilen yeşil alan, kullanımını ve dolayısıyla faydalarını caydırabilir.

Bununla birlikte, bir tasarıma sadece biraz yeşil alan eklemek ve bunun zihinsel sağlığı iyileştireceğini varsaymak yeterli değildir. Elverişsiz veya tehdit edici hissettiren erişilemeyen veya kötü yönetilen yeşil alan, kullanımını ve dolayısıyla faydalarını caydırabilir. Benzer şekilde, yeşil alanlar, belirli grupların tekelinde olmaktansa, şehrin nüfusunun tüm çeşitliliğine kucaklayıcı ve davetkar hissettirecek şekilde tasarlanmalıdır.

Gerçekten de, uygun özen gösterilmediği takdirde, yeşil alanlar, karanlık köşelerin, zayıf görüş hatlarının ve gizli girişlerin, anti-sosyal davranışları teşvik etmeye yardımcı olabileceği ve özellikle yeşil alanın potansiyel kullanıcılarını caydıran korkutmalara yol açabileceği korku yerleri olma potansiyeline sahiptir. Uyuşturucu kullanıcıları gibi başkalarını güvensiz hissettirebilecek kişiler, alana el koyarlar. (Bu konuya yarın da devam edeceğim).

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER