KUTSAL MESLEK

24 Kasım1928, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Millet Mektepleri’nin Başöğretmenliğini kabul ettiği gündür. Bakanlar kurulu Mustafa Kemal Atatürk’e ‘’Millet Mektepleri Başöğretmenliği’’ unvanını 11 Kasım 1928’de yaptığı toplantıda vermiş ve bu unvan, 24 Kasım’da Millet Mektepleri Talimatnamesinin yayımlanması ile resmileşti. Atatürk’ün 100. Doğum yıl dönümü olan 1981 yılında onun ‘’başöğretmen’’ oluşunun yıl dönümleri ülke çapında Öğretmenler Günü olarak kutlanmasına karar verildi. 26 Şubat 1981‘ de Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Öğretmenler Günü Kutlama Yönetmeliği’ ile Öğretmenler Günü’nün kutlama yetki, sorumluluk ve esasları belirlenmiştir. 1980 darbesini yapan askeri yönetiminin aldığı en doğru karar öğretmenler günü kararıdır…

Her sene coşkuyla kutlanan 24 Kasım Öğretmenler Günü öğrenciler, üzerlerinde emekleri büyük olan öğretmenlerine günün anlam ve önemini belirten sözler, resimler ve şiirlerle sevgilerini ifade ederler. Bu günle ilgili ilk mesajı veren askeri darbenin lideri Kenan Evren’dir. Mesajında, “Bu gün aynı zamanda en büyük öğretmen Atatürk’ün ideallerinin gerçekleşmesi günü de olsun. Ayrıca bu gün birlik, beraberlik ve bütünlük içinde yarının Türk çocuklarının, Atatürk’ün özlediği şekilde yetiştirildiklerinin de ant günü olsun.’’ Diyerek o günün şartlarında olumlu bir hava estirmiştir.

Öğretmenlere, ‘’Yeni nesil sizlerin eseri olacaktır’’ diyen Atatürk, Öğretmenler Günü’nü onlara armağan etmiştir. Öğretmenler günü, öğretmen mesleğini icra eden kimseleri onurlandırmak için çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bir kutlama günüdür. 5 Ekim, 1994 ten beri Unesco tavsiyesiyle öğretmenler günü kabul edilmiştir. Atatürk 1928 de öğretmenlere 24 Kasım’ı armağan etmiştir. 24 Kasım öğretmenler günü 1981‘de yönetmelikle mevzuata bağlanmıştır.

Eğitimin milli olması gerektiği için, öğretmenler günüde ulusal bir gün olmalıdır. Bu gün içinde en anlamlı gün 24 Kasım’dır. Harf devrimi sonrası 17bini aşkın sınıfta yaklaşık yarım milyon insanımız 3 ay gibi kısa sürede okuma yazmayı öğrenmiştir. Harf devrimi öncesi yüzde bir bile olmayan okuma yazma oranı, devrimle birlikte yükselmeye başlamıştır.

Atatürk uygarlık yolunda aşılması gereken en büyük engelin cehalet olduğunu vurgulamıştır. Bu nedenle, eğitimin bilimsel ve laik temeller üzerine oturtulması ve ülke koşullarına uygun eğitimle ilgili her konuya önem verilmesi cumhuriyetin temel uğraşı olmuş ve eğitimin uğraşanları öğretmenlere, büyük önem vermiştir. Bunu ,’’Eğitimdir ki bir milleti ya özgür, bağımsız, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder’’ diye açıklamıştır. Eğitimde, bilimi dinden, aklı inançtan bağımsızlaştırmayı amaçlayan sistem başarıyı getirecektir.

Bu büyük davanın da sorumluluğu öğretmenlerin omuzları üzerindedir. Eğitim-öğretim ülkenin gelişmesi için en önemli unsurdur. Eğitim ve öğretimde başarısız ülkeler gelişmişlikte de başarısızlardır. Bu başarıyı sağlamak için, milli bir eğitim sistemi ve iyi yetiştirilmiş öğretmene ihtiyaç vardır. Eğitimin saç ayağından biri olan öğretmene,  verilen değer motivasyonu sağlayacaktır. Öğretmenin motive olması için, çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerekmektedir. İyi bir çalışma ortamı ve ekonomik şartları düzelmiş bir öğretmen, milli ve bilimsel bir sistemle öğrenciyi, bir usta gibi işleyecektir.

Bu 24 Kasım, öğretmenlerimize mobbing uygulanmayacağı, çalışma ortamının geliştirileceği ve ekonomik düzeyinin yükseltileceği kararının alındığı bir gün olmalı.  10 yıl başarılı olan öğretmenin, alanı dışından sorularla sınava tabi tutularak, değerlendirilip kariyer verilmesi işin doğalına uygun değildir, Kanunla başöğretmenlik Atatürk’e verilmiştir. Başöğretmenlik kariyeri itibarsızlaştırma hareketidir, bundan vaz geçilmelidir.

Milli bir eğitim sistemi içinde, mutlu öğretmen, başarılı öğrenci, huzurlu veli dileğiyle,

Sağlıklı ve Mutlu kalın.