Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet Semih Tulay

MİRASÇISI OLDUĞUMUZ FRİGLER

Bizler, Dünya’nın en büyük açık hava müzesi sayılan Türkiye toprakları üzerinde yer alan tüm uygarlıkların mirasçısı konumundayız. Dolayısıyla Anadolu’ya özgü uygarlıklardan biri olan ve bize çok sayıda kültürel miras bırakan Friglerin de mirasçısı sayılırız. Onlardan bize kalan çok sayıdaki kültürel mirasın neler olduğu önümüzdeki yazıda sunulacaktır.

Halı-kilim motifleri, müzik aletleri, Frig modu, Frig başlığı, kaya anıtları, öyküleri ile hala günümüzde yaşamaya devam eden ve dahi Kybele, Attis, Ezop, Marsyas, Midas gibi mitolojik ve yaşamış ünlüleri, üstün nitelikli el sanatları ile tanınan Anadolu’nun en seçkin uygarlıklarından birini yaratarak “sanatçı toplum” olarak anılmayı hak eden Frigler kimdir?

Bu konuda Coğrafyacı Strabon Frigler’den “barışsever”, tarihçi Arrianus  “çok mutlu insanlar”, olarak söz eder. Bize kalan eserlerden Friglerin savaşçı, yiğit ve aynı zamanda el sanatlarında çok yetenekli bir toplum olduklarını anlamaktayız.

Frigler’in kökenleri ile Anadolu’ya nasıl geldikleri konusunda yazan Herodot, Ksanthos, Thukydides, Ksenophon, Strabon, Plinius ve Bizanslı Stephanos gibi antik yazarlar Friglerin Avrupalı bir kavim oldukları ve Anadolu’ya gelmezden önce “Brigler” olarak anıldıkları bilgisini verirler. Frigler ile ilgili yazılı kaynakların ve bölgedeki arkeolojik kazıların değerlendirilmesi sonucu onların büyük bir olasılıkla MÖ 1200’lü yıllarda Trakya ve Boğazlar üzerinden Anadolu’ya geldikleri kabul edilir. En parlak dönemlerini MÖ 9. ve 8. yy’larda yaşayan Frigler, Hitit topraklarının neredeyse tümünü ele geçirerek ve Hitit uygarlığından etkilenerek Anadolu’ya özgü güçlü bir uygarlık oluşturdular.

MÖ 4. yüzyıldan Bizans Dönemi’nin sonuna değin Anadolu’da Frig kökenli ve Frigçe konuşan insanların yoğun olarak yaşadığı bölgeye Frigya (Phrygia) adı verilir. Burası Sakarya Irmağı ile Büyük Menderes’in yukarı çığırları arasında kalan Afyonkarahisar, Eskişehir, Kütahya ve kısmen de Denizli’deki Çürüksu Ovası’nı kapsayan topraklardır. Aslında Frigyalılar Afyonkarahisar, Eskişehir, Kütahya, Ankara, Çorum, Yozgat illerinin tümü ile Denizli, Burdur, Isparta ve Konya illerinin bir bölümünü oluşturan büyük bir alana yayılmışlar çok sayıda büyük kentler inşa etmişlerdir. Bu kentlerden Gordion (Polatlı-Yassıhöyük) kraliyet başkenti, Pessinus (Sivrihisar-Ballıhisar) ise dini başkent konumlarını uzun süre devam ettirmişlerdir. Kelainai (Dinar) de başkentlik yapan ikinci kenttir.

Antik kaynaklara göre; Gordion Kenti’ni başkent edinen Frigler’in ilk kralı (Gordias) Gordios olup, Frig krallığı 750 sıralarında bu kişi tarafından kurulmuştur. Ancak, bu kral ve dönemin siyasal olayları konusunda kesin bir bilgi yoktur. Bu arada Frig krallarının genellikle Gordios ve Midas adını taşıdıklarını da söylemeliyiz. Gordios’tan sonra Frig tahtına tuttuğu altın olan ya da eşek kulaklarıyla ünlenen oğlu Midas çıkmıştır.

MÖ 700’lü yıllarda başa geçen Midas Dönemi’nde Frigler her alanda zirvede olmuşlar ve el sanatlarında ölümsüz yapıtlar meydana getirmişlerdir.

Frigler kültür düzeyi yüksek bir toplumdu. Yazı, MÖ 8., 7.. ve 6. yy’larda bütün Frig kentlerinde halk tarafından yaygın biçimde kullanılmıştır. Frigler bilge Ezop’un sayesinde hayvan öykülerini ilk kez yazanlar olarak bilinir.

Frigler’de tarım ve hayvancılıkla ilgili kesin yasaklar konulmuş yasalar yapılmıştır. Örneğin, gereksiz yere öküz kesmenin ya da saban kırmanın cezası ölümdü.

Ne yazık ki Frig Krallığı kısa bir süre sona ermiştir. Kimi kaynaklarda bir Türk kavmi olarak anılan Kimmerler, yine bir Türk kavmi İskitler’in saldırısına uğrayıp yerlerinden edilince Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya girmek zorunda kaldılar. Kimmerler, MÖ 676 Frig egemenliğindeki toprakları istila ederek başkent Gordion’u ele geçirdiler ve kenti tahrip edip yağmaladılar. Ünlü kral Midas’ın bu saldırıda öldüğü kabul edilir.

Midas’ın ölümünden sonra Frig Krallığı siyasal etkinliğini yitirmiş ancak tarih sahnesinden tümüyle silinmemiştir. Frigler, Lidya Kralı Alyattes’in MÖ 590 yılındaki Kızılırmak Seferi’ne değin bağımsız yaşamlarını sürdürmüşlerdir.

MÖ 585’de Medler ile Lidyalılar arasında yapılan Kızılırmak Barışı’ndan sonra Frig topraklarının Kızılırmak’ın doğusunda kalan bölümü Medler’in, Batıda kalan büyük kesim ise Lidya egemenliği altına girmiştir. Bu dönemde Kelainai (Dinar) kenti öne çıkarak, Lidyalı zenginlerin yazlık sayfiye yerleri konumuna gelmiştir.

MÖ 547/46 yılında Lidya Krallığı’nın yıkılmasından sonra Frigya toprakları, iki yüzyılı aşkın bir süre Pers İmparatorluğu’nun egemenliğinde kalmıştır. Pers egemenliği boyunca yerli halk büyük ölçüde geleneksel yaşam biçimlerini ve kültürlerini sürdürmeye devam etmiş, eski Frig dili ve yazısı en azından MÖ 4. yy’a, hatta 3. yy’a değin kullanılmıştır.

MÖ 333 baharında Büyük İskender’in Anadolu seferi ile Frigler Pers egemenliğinden kurtulmuşlardır. Söylencelere göre İskender bu sefer sırasında Gordion Kenti’nde bulunan ünlü kördüğümü çözmüştür.

Frig kültürü Anadolu’da Bizans Dönemi’ne değin devam etmiştir. Frigya olarak adlandırılan bölgede özellikle Afyonkarahisar ve Eskişehir çevresindeki Frigler kültürlerini, dillerini, dini inanışlarını ve el sanatlarındaki becerilerini daha yüzlerce yıl daha devam ettirerek yaşadılar.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER