Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Beytullah Karataş

‘‘ŞEHADET BİR ÇAĞRIDIR TÜM NESİLLERE VE ÇAĞLARA…’’

Bu hafta şehit haberleri yüreklerimizi dağladı.

Her bir şehidimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize sabırlar diliyorum.

Peygamberimiz(sav)’in övgüsüne mazhar olmaları onlar için en büyük mükafattır.

Bu coğrafyada milyonlarca insanın, bu topraklar için toprağa düşen on binlerce askerin hakkı ve emeği vardır.

Gönül coğrafyamız olan Gazze ve Kudüs’ü savunurken can veren; Anadolu topraklarında, Malazgirt’te inancıyla çarpışan, Kosova’da, Niğbolu’da kılıç olup parlayan, Sakarya’nın siperlerinde göğüs göğüse çarpışan, Çanakkale’de 250 kiloluk mermiyi namluya süren, Kıbrıs’ta vatan müdafaasına giden, Sarıkamış’ta donarak can veren, Haçlı ve Moğol istilasının karşısına çıkan şehitlerimiz ve gazilerimiz neyin mücadelesini vermişse bugün de aynı mücadeleyi bu vatanın evladları, ümmetin yiğitleri islam topraklarında vermektedir.

Ülkemizin her bir metrekaresi, şehitler kapısı-şehitler evi-şehitler diyarıdır. Şehit mezarı olmayan köyümüz nadirdir.

Geçenlerde izlediğim bir videoda Afyon’dan bir şehidimizin annesinin konuşmasına dikkat kesildim ve çok etkilendim. Şehidimizin Annesi;

‘’Dışarıdan kimse kimseyi bilmiyor oğlum. Bacan tütüyor ama baca nasıl tütüyor kimsenin haberi yok. Şehit ailelerini ziyaret etsinler. Kapıları kapalı olsa bile zorla açsınlar. O evlerin ziyaret edilmeye ihtiyacı var!’’ diyordu.

Bu cümleler her bir vatan evladına adeta bir ev ödevidir. Genç kardeşlerim bu cümleleri duyduysanız eğer bulunduğunuz şehirde bir şehit evine gidin ve şehitlerimizin ailesini mutlaka ziyaret edin.

***

Ahlak/Ekonomi/Siyaset

 Ekonomiye bakışı “seçim kazanmaya” indirgenecek kadar sığ ve son derece popülist olan siyasi iktidar, uygulanan politikalar sonucu sayıları hızla artan yoksulluğu idare etmeyi daha uygun görüyor. “Yardım edilen yoksullar” olgusunun sadece “yardım” kısmına odaklanıyor ve “yoksul” insanları toplumsal ve siyasi bir dert olarak görmüyor. “Sadaka ekonomisi” diye bir tabirin ortaya çıkışı bile kendilerini rahatsız etmiyor maalesef.

Yaşanan her ekonomik kriz veya buhran, sonuçları itibariyle sadece rakamsal neticeler vermez, toplumun ahlaki ve insani yönünü de aşındırır. Bu yaşanan ekonomik buhranın sebep olduğu ahlaki yozlaşma ve çürüme de, kaçınılmaz neticelerdendir.

Son dönemde gündemi sürekli meşgul eden kara paracılar, kısa zamanda köşeyi dönen tipler, sosyal medyada gayri ahlaki ve saçma sapan eylem veya söylemlerle para kazananlar gibi birbiriyle ilgisiz gözüken şeyler de aslında ekonomik bozulmanın giderek ahlaki çöküntüye de sebep olması kaynaklıdır.

Tek derdi neye mal olursa olsun seçim kazanmak ve makamı bırakmamak olan bir siyaset anlayışının, yoksullaşan halk, enflasyon nedeniyle zayi olan emekler, eriyen gelirler, kanlı bıçaklı olan ev sahipleri-kiracılar, bozulan aile düzenleri veya kötü ekonomi nedeniyle ahlakı bozulan toplum gibisinden dertleri olacağını düşünmek de hayalcilik olur.

Her şeye rağmen önümüzdeki yerel seçimler her yönüyle yerelden genele siyasetin değişmesi anlamında hepimizin üzerine büyük bir sorumluluk yüklüyor. Ahlak, ekonomi ve siyasetin birbirinden ayrılmadığı bir denklemde önce siyaset kurumunu sonra ekonomiyi ardından da toplumun ahlakını sağlıklı bir limana ulaştırmak herkesin vazifesidir…

Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle…

YORUMLAR

6 adet yorum var

  1. Bu milli görüşçülerde olmasa hakkı ve hakikati konuşan ve savunan yok. Allah razı olsun kardeşim iyiki varsınız

  2. Güzel ve isabetli bu gorüşleriniz her zaman genç ve yeni nesil için her daim yol gösterici oluyor ….çok teşekkür ederim..

  3. Afyonda böyle kalemleri görmek ne güzel. Ümidim arttı gerçekten. Yazınızdan dolayı teşekkürler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER